Rothschild Para İmparatorluğu - Alparslan Aydar

Rothschild Para İmparatorluğu

Dünyadaki bütün önemli gelişmeleri ‘Derin Güçler’in varlığı ile izâh etmeye kalkmak Müslüman kimliğimizle çelişeceği gibi, yeryüzünde fesadın yayılması için gayret sarfeden şeytani güçlerin olmadığı vehmine kapılmak da kimliğimizi inkâr anlamına gelir. İsrail Devleti’nin kurulmasında belirleyici rol oynayan Rothschild ailesi, 1800’lü yıllardan itibaren başta Bank of England olmak üzere Fransız Merkez Bankası ve Amerikan Federal Rezerv Bankalarında söz sahibi hâline gelmiştir. George Armstrong’un kaleme aldığı ‘Rothschild /Para İmparatorluğu’ isimli eserini, İkinci Dünya Savaşı yıllarında (Pearl Harbor baskınından önce) kaleme almıştır. Gizli Dünya Devleti’ni kuran ve yöneten Rothschild hanedanlığının iç yüzünü teşhir eden bu eserin okunmasında fayda vardır.

Rothschild Para İmparatorluğu
George Armstrong
Destek Yayınları
Mîsak Dergisi
Sayı: 307 / Haziran 2016

Siyonist İsrail Devleti’nin kurulmasında belirleyici rol oynayan Rothschild ailesi’nin bilinen tarihi Almanya’da 1743 yılında doğan Mayer Amschel ile başladığı ifâde edilmektedir. Kesin ve sert gizlilik yasaları olan aile o tarihten itibaren servetini ve içinde bulunduğu operasyonları sır olarak saklamıştır. Ailenin büyük serveti kara para işiyle başlamış ve savaşan devletlerin finansmanıyla devam etmiştir. Rothschild ailesi Waterloo Savaşı’nı, Bolşevik Devrimi’ni, Amerikan İç Savaşı’nı, 1. Ve 2. Dünya Savaşı’nı finanse eden olarak bilinmektedirler. Yahudi İhtiyar Meclisi ve Siyonist hareketi her zaman desteklemiş olup, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Siyonizm’in kurucusu ve Rothschild ailesinin yakın dostu Teodor Herzl, 2. Abdülhamit’ten Filistin’de kurulacak bir Yahudi devleti için toprak istemiştir. 1. Dünya Savaşı sonrası tüm Avrupa hükümetlerinde aile bireyleri bakan hatta başbakan olarak görev yapmışlardır. Versay Anlaşması’nda Rothschild hanedanlığının katkısı büyük olmuş ve bu anlaşma sonrası Almanya bunalıma sürüklenmiştir.

1800’lü yıllardan itibaren aile başta Bank of England olmak üzere Fransız Merkez Bankası ve Amerikan Federal Rezerv Bankalarını ele geçirmiştir ve hâlen sahibidir. Aile ayrıca Vatikan Papalık Servetinin de yönetimine sahiptir. Hitler ile 2. Dünya Savaşı’nda büyük darbe alan Rothschildler Amerika’yı savaşa sokarak dünya üzerindeki güçlerini tekrar sağlama almışlardır. Ailenin 1840 yılındaki serveti Ford, Rockefeller ve Carnegie’nin servetlerinin toplamından fazladır. Yine 1940 yılında ailenin serveti ABD Gayri Safi Milli Hâsılası’nın iki katıdır.

Henüz Pearl Harbor baskını olmadan yazılmış bu kitap, Amerika’da sivil diktanın nasıl kurulduğunu, yandaş medya ile nasıl desteklendiğini, kamuoyu yoklamalarıyla hâlkın nasıl yönlendirildiğini ve Japonya’nın saldıracağının nasıl bilindiğini açıklamaktadır. Ailenin bu oyunlarını gören ve o zaman Amerika’nın en zengin kişisi olan Henry Ford, üç ciltlik eseri ‘Uluslararası Yahudi’yi yayınladıktan sonra suikasta uğramış ve ağır yaralı kurtulmuştur. Savaşların finansmanı ve borsa spekülasyonları dışında Rothschild ailesi akrabalık bağları sayesinde Çin’deki afyon ticaretini ele almış ve bu ülkenin afyon kullanımını yasaklaması üzerine İngiltere’yi Çin’i işgâle zorlamıştır. Aile dünyada Yahudi hâkimiyeti için özgürlük, serbest piyasa ekonomisi, Avrupa Birliği, gümrük duvarlarının kaldırılması, Birleşmiş Milletler gibi kavramları 1800’lü yıllardan beri kullanmıştır.” S.7-9

Dr. Mert AKCANBAŞ / Mütercim

 

Mayer Amschel Rothschild I

1790-1812 Yahudilerin İlk Kralı

Mayer Amschel 1743’de doğmuş ve 29 Eylül 1812’de ölmüştür. 1770’de Gutter Schnaper ile evlenen Amschel’in bu evlilikten beş kızı ve beş oğlu olmuştur. Haham olarak yetiştirilen Amschel ilk başlarda hahamlık, eskicilik ve eski para tacirliği yapmıştır. Daha sonra tefeciliğe başlayan Amschel kısa sürede ilişkileriyle Hesse-Cassel Prensi IX. William’ın özel bankeri hâline gelmiştir.

IX. William babasının 1785 yılındaki ölümü üzerine Avrupa’da o zaman için en büyük mirasa sahip kişidir (yaklaşık 40.000.000 dolar). Bu para Prens’in babasının İngiliz devletine Amerika’daki bağımsızlık hareketini bastırmak için kiraladığı paralı askerler karşılığında kazanılmıştır. 1806 yılındaki savaş sonrası Prens Danimarka’ya kaçmış ve kaçarken Mayer Rothschild’a saklaması için yaklaşık 3.000.000 dolar bırakmıştır.

Hikâyeye göre Napolyon’un Frankfurt’a giren askerlerinden saklamak için bu para şarap fıçılarında muhafaza edilmiştir ve 1814 yılında prensin geri dönüşü sonrası kendisine teslim edilmiştir. Ancak gerçekler bu kadar romantik olmayıp biraz daha profesyonel bir uygulamayı işâret etmektedir.

Evet, Yahudiler açısından gerçekler Yahudi Ansiklopesinin anlattığı gibi romantik değildir. Aslında Mayer Amschel Rothschild kazanılışı bile haram olan bu parayı zimmetine geçirmiştir. Bu paranın sahibi Prens’in babası Amerikan Devrimi’ni bastırmak için kiralanan paralı askerlerin hakkı olan parayı çalarak bu serveti yapmıştır. Yani bu haram para önce Hesse Prensi sonra da Mayer Amschel tarafından çalınmış bir kazançtır. Bu çift hırsızlık ürünü sermaye Rothschild servetinin temelini oluşturmuş ve her zaman kazanılış metodu açısından kökenine sadık kalmıştır. Yani bu gün Rothschild para imparatorluğunda helal tek dolar yoktur. Kendisine emanet edilen parayı Mayer Rothschild şarap fıçılarına filân saklamamış ve oğlu Nathan ile Londra’ya göndererek orada Rothschild şubesini kurmuştur.

Mayer Rothschild’ın İngiltere’deki oğlu Nathan elindeki sermayeyi Doğu Hindistan Şirketinden aldığı 450.000 ton altına yatırmış ve muazzam bir kâr elde edilmiştir.

Kazanılan parayla Rothschild ailesinin Paris, Berlin, Viyana ve Napoli şubeleri açılmış ve bunların başlarına ailenin oğulları geçirilmiştir. Paris ve Londra şubeleri başta olmak üzere ailenin tüm şubeleri korkunç bir servete ulaşmıştır.

Bu para imparatorluğunun kurucusu Mayer Amschel Rothschild çocukları ve varislerinin takip etmesi için dört koşul koymuştur:

1- Büyük oğlun en büyük oğlu servetin ve ailenin lideri olacaktır. Aile bireylerinin çoğunluğu karşı çıkmadıkça bu koşul değişmeyecektir. Şimdiye kadar bu kurala iki istisna yapılmıştır.

2- Kuzenler arası evlilik. Bu kural aile servetinin eksilmeden aile içinde kalmasını sağlamak içindir. Bu kural özellikle ailenin kadın üyeleri tarafından kesinlikle uygulanmıştır. Son dönemde yapılan 58 evlilikten 29’u birinci derece kuzenler arasında gerçekleşmiştir.

3-Aile servetinin bölünmemesi ve gizli tutulması. Mayer Amschel’in vasiyeti ailenin tarihçileri tarafından hiçbir zaman yayınlanmamıştır. Bu şahsın vasiyeti hakkında tüm bildiklerimiz aile tarihçilerinin anlattıkları ve Viyana’daki torunlardan Amschel’in vasiyeti hakkında konuşulanlardan ibarettir.

4-Aile içi ortaklıklar. Mayer Amschel’in ölümünde aile serveti kendisi ve beş oğlu arasında ortak paylaşılmış bir firma altında toplanmıştır. Bu firmanın ismi M. A. Rothschild&Sons’dır. Firmanın ana sözleşmesi ve Mayer Amschel’in vasiyeti firmanın bu oğullar ve onların soylarından gelen erkek çocuklar arasında sonsuza kadar devam etmesini öngörmektedir. Vasiyette ailenin kız çocukları ve kocalarının servetin idaresinde kesinlikle söz sahibi olmayacakları, servetten alacakları kâr paylarının ise erkek çocuklar tarafından belirleneceği açıkça belirtilmektedir. Bu kurala aykırı davranan herhangi bir aile bireyi servetteki kazanç payını kaybedecektir. Babasının ölümü sonrası Nathan Londra’da aynı prensipler üzerine N. M. Rothschild&Sons isimli firmayı kurmuştur.

Ölümünde Mayer Amschel dünyadaki en zengin insandır, öldüğünde servetinin büyüklüğü hesaplanamayacak düzeydedir ve bu servet baş döndürücü bir hızla artmaktadır. S.29-34

 

Rothschild Hanedanı

Kral Amschel Rothschild I, ölümü sonrası hanedanlığın yönetimini finansal dehası ve başarıları tartışılmaz olan Londra’daki oğlu Nathan’a bıraktı. Nathan babasının ölümünden önce Londra’da N. M. Rothschild&Sons isimli özel yatırım bankasını kurarak ailenin mal varlığını büyük ölçüde arttırmıştı. Anlaşıldığı kadarıyla Nathan’ın ağabeyi ve ailenin Frankfurt operasyonlarını yöneten Mayer Amschel, kardeşinin üstün kabiliyetine saygı duyarak aslında kendi hakkı olan hanedanlığın yönetimini Nathan’a bırakmıştı. Dolayısı ile Nathan dört erkek kardeşin ortak kararıyla babasının tahtına oturmuştur. S.35

 

Nathan Rothschild II - 1812-1836

Bir Yahudi olan romancı Benjamin Disraeli ‘Coningsby isimli eserinde Nathan ve oğlu Lionel’i ‘Sidonia’ diye isimlendirmekte ve ‘Büyük Sidonia Londra’ya büyük sermayesiyle Paris Barış Anlaşmasından sonra geldi. Ve tüm servetini Waterloo savaş kredisine yatırdı. Bu savaş onu Avrupa’nın en büyük kapitalisti yapmıştı... Büyük Sidonia üstün zekâsının getirisini fazlasıyla aldı. Bulunduğu dönemde Avrupa’nın paraya ihtiyacı vardı ve Sidonia kredi vermeye hazırdı. Fransa, Avusturya, Rusya ve Prusya’nın hepsinin paraya ihtiyacı vardı ve Sidonia’da hepsine yetecek servet mevcuttu.’

‘The Rothschilds’ isimli eserinde John Reeves, ‘Nathan’ın başarısının en önemli kaynağı operasyonlarını her zaman gizli tutması ve ona samimiyetle inananları her zaman yanlış yönlendirmesidir demektedir. Buna ek olarak bu gizliliğin Rothschild imparatorluğunun kurulduğu andan şimdiye kadar devam etmesi söylenebilir.

Tarihçi Reeves, Nathan’ın Waterloo Savaşı’ndan Londra’ya dönüşünü grafik olarak şöyle anlatır: “Nathan Yahudilere verilen imtiyaz sayesinde savaşa gözlemci olarak katılmıştır ve Manş Denizi’ni çok pahâlı bir tekne kiralayarak fırtınada geçmiş alelacele Londra’ya ulaşmıştır. Londra Borsa binasına sırılsıklam ve çamur içinde giren Nathan, İngiltere’nin savaşı kaybettiği söylentisini yayarak elindeki tüm İngiliz hisseleri satmaya başlamıştır. Borsada herkesin paniğe kapılarak hisselerini satması sonucu endeks korkunç derecede düşmüş bu arada Nathan gizli bağlantıları sayesinde hisseleri taban fiyatlardan toplamaya başlamıştır. Telgraf, telefon, radyonun olmadığı ve ülke sınırlarını geçmenin mirce Yahudi kuryelere verilmiş bir hak olduğu o günlerde İngiltere’nin Waterloo Savaşı’nı kazandığı haberi ancak günler sonra Londra’ya ulaşmıştır. Bu haber Londra Borsası’nı coşturmuş ve bu anı bekleyen Nathan elinde taban fiyatlardan aldığı tüm İngiliz kâğıtlarını satmaya başlamıştır. Bu başlangıçtan beri uygulanan bir Rothschild taktiğidir.”

I. Nathan Rothschild beş yılda servetini 2.500 katına çıkarttığını herkese övünerek anlatır. Bu doğruysa 1820 yılı civarlarında Londra’da kurulu olan Rothschild bankasının serveti beş yıl içinde 3.000.000 dolardan 7.500.000.000 dolara çıkmıştır. Nathan’ın Londra’da kurduğu özel yatırım bankası N. M. Rothschild&Sons’ın Paris, Berlin, Viyana ve Napoli’de şubeleri vardır. Bu firma para piyasalarında oynar, devletlerin bono ve tahvillerini satın alır, değişik isimler altında pek çok bankanın, demiryolu şirketinin ve silah fabrikasının sahibidir. Firma Amerika’da eski ismi August Belmont&Co olan Kuhn, Loeb&Co ismiyle faaliyet gösterir. Ancak büyük olasılıkla J. P. Morgan&Co, Seligman&Co, Speyer&Co, Lehman&Co ve diğer özel Yahudi yatırım bankaları da Rothschildların gizli yatırımlarıdır.

Nathan’ın büyük oğlu Lionel Rothschild babasından sonra N. M. Rothschild&Sons firmasının başına geçmiştir. Lionel 1858’de İngiltere’de kabul edilen Azınlıklar Kanunu’nu geçirerek Yahudilerin resmi dâirelerde çalışmalarına olanak sağlamıştır. İrlanda kıtlık felaketinde İngiliz hükümetine 40.000.000 dolar kredi vermiştir... Kırım Savaşı’nda İngiliz Hükümeti’ne 80.000.000 dolar kredi veren Lionel aynı dönemde Rus Hükümeti’ne 20 yıl mali danışmanlık da yapmıştır. Lionel Amerikan iç borçlanma senetlerinin büyük çoğunluğuna sahiptir; Süveyş Kanal hisselerinin satın alınabilmesi için devletlere kredi açmıştır. Fransa’nın Almanya’ya olan savaş tazminatı Rothschild kurumları tarafından kredi olarak verilmiştir. Ayrıca Avusturya ve Mısır hükümetlerine verilen kredi toplamları yaklaşık 40.000.000 dolardır.” S.38

 

Baron James Rothschild Dönemi - 1836-1868

Nathan’ın 1836 yılında ölümünden sonra hanedanın kontrolü Londra teşkilât başkanı olan Nathan’ın en büyük oğlu Lionel yerine Paris teşkilât başkanı Amschel’in beşinci oğlu James’e geçmiştir. “James Rothschild 1792 yılında doğmuş ve 1836-1868 arası imparatorluğu yönetmiştir. James Viyana’da yaşayan öz kardeşinin kızı ‘Çirkin Betty’ lakaplı kadınla evlenmiştir. Nathan’ın işlediği ‘suçtan’(Nathan ailenin en pervasız üyesi olarak İngilizleri daha kolay kandırmanın yolu olarak Hıristiyan olmayı görmektedir) dolayı oğlu Lionel’a dünya imparatorluğundan el çektirilmiştir. Böylece James Rothschild’ların üçüncü hükümdarı olmuştur.” S.41

 

Baron Alphonse D. Rothschild Dönemi - 1868 -

John Reeves’in 1887 yılında basılan kitabında, “Baron Alphonse D. Rothschild şu anda ailenin reisidir. Baron James’in en büyük oğlu olan bu adam babasının finansal zekâsına sahiptir ve diğer aile bireyleri tarafından en güçlü kişi olarak kabul edilmektedir” demektedir.

 

Jeroboam Rothschild (Georges Mandel) Dönemi

“Bu şahsın 1918 yılında imzalanan Versay Barış Anlaşması esnasında başta olduğu bilinmektedir. Bir Yahudi kurumu olan Time Magazine 27 Mayıs 1940 baskısında Georges Mandel’in kuklası Fransa Başkanı Paul Reynaud ile bir fotoğrafı bulunmakladır. Bu kişinin Versay Anlaşması, Brüksel Finans Konferansı, 1920, 1930 ve 1937 ekonomik depresyonlarındaki payı çok büyüktür. Georges Mandel’in Franklin D. Roosevelt’in Amerikan Başkanı seçilmesi, ‘Neve Deal’ isimli Amerikan politikası ve 2. Dünya Savaşı üzerinde de etkileri vardır.” S.43

Kitapta sık sık ‘Siyon Protokolleri’ne atıf vardır: “Protokoller, basılı bir metin olarak önce Çarlık Rusyası’nda 1905 yılında yayımlanmıştır. İddialara göre bu baskı Yahudiler tarafından toptan satın alınmış ve geniş kitlelere ulaşması engellenmiştir. Bir başka iddiaya göre ise Yahudi kökenli Kerensky’nin başbakanlığındaki hükümet tarafından toplatılmıştır. Bolşevikler iktidarı aldıktan sonra ise protokollerin bulundurulması bile yasaklanmış, ağır cezalara bağlanmıştır. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ise kitaba sahip olmak başlı başına ölüm cezası nedeni sayılmıştır. Ancak kitap, Rus göçmenler aracılığıyla Batı ‘ya götürüldüğünde başta İngiltere olmak üzere birçok kez basılmıştır. Sadece İngiltere’de bir milyon satmıştır. 1933’te İsviçre’de Yahudi birlikleri kitap aleyhine dava açmışlar ve kitabın sahteliğinin mahkemece teyit edilmesini istemişlerdir. Mahkeme, kararı 1937’de önce onaylamış sonra bozmuştur.”(Atilla Akar, Derin Dünya Devleti, Sh.88 Tanıtım için bakınız: Misak Dergisi Sayı:259)

 

Rothschild Ailesinin Serveti

“Altın her zaman dayanılmaz bir güçtür ve böyle olmaya devam edecektir. Altın ona sahip olanlar için çok yararlı bir araçken ona sahip olmayanlar için ise kıskançlık nedenidir.” (Hahambaşı Reichhorn Cenâzesindeki söylevden alıntı)

“Faiz gelirleri Rothschild ailesinin gelirlerinin çok küçük bir parçasıdır. Bu ailenin ana geliri savaşlar ve ekonomik depresyonlar öncesi ve sonrası yaptıkları spekülasyonlardan gelmektedir. Bu aile son yüzyıldır dünyadaki tüm önemli borsalarının en önemli oyunculardandır. Aile elindeki korkunç serveti sayesinde her borsada fiyatları hareket ettirebilecek güçtedir. Rothschild ailesinin serveti 1940 yılında dünyada ekonomik depresyon veya piyasalarda yüksek konjonktür yaratacak düzeydedir. Bu güçle aile, borsaları düşürüp hisseleri düşük fiyatlardan toplamakta ve daha sonra astronomik fiyatlarla satmaktadır. Bu ahlaksız uygulamalar sayesinde Yahudi ırkı dünya servetinin çoğunu ele geçirmiş durumdadır.

Amerikalılar tarafından özgürlük kahramanı olarak bilinen Hamyn Solomon aslında Rothschild ailesinin acentesidir. Rothschild ailesi Amerikan Bağımsızlık Mücadelesi ve İç Savaşı’nın gizli finansörüdür. Bu aile savaşlarda taraf tutmaz çünkü sadece paranın peşindedir. Dünya üzerindeki devletlerin yıkılıp Yahudi imparatorluğunun kurulmasını hayal eden bu aile önce savaş çıkarır sonra düşman devletleri finanse eder.” S.45

“Şu anda(1940) tüm Rothschild ailesi üyelerinin mal varlıklarını tespit etmek imkânsızdır. Çünkü bu kişilerin bir tekinin bile mal varlığı açıklanmaz. Ailedeki bu gizlilik sadece büyükbabalarının vasiyeti uyarınca değil Yahudi Protokollerinde belirtilen amaçlarına ulaşmak için de uygulanmaktadır. Yapılan tahminlere göre Yahudiler Almanya, Avusturya, Polonya ve Çekoslavakya’nın tüm varlıklarının beşte dördüne sahiptirler. İngiltere, Fransa ve İtalya’da ise bu oran yüzde elliden fazladır. Yahudiler bu ülkelerde belli başlı bankalar, demiryolları, medya, silah ve çelik fabrikalarının sahibidirler. Amerikan mal varlığının yarısı da Yahudilere aittir. Bir iki istisna dışında Yahudiler New York’taki tüm büyük bankalara sahiptirler; New York Federal Bank’i kontrol etmektedirler, sigorta şirketleri ve demiryollarının nerdeyse tümü Yahudilere aittir. Demir çelik endüstrisi ve silah sanayinin % 70’i, medya kuruluşları, haber ve reklam ajansları, radyolar ile sinema endüstrisinin % 80’i Yahudilere aittir. Amerika’daki tüm tekeller Yahudilerindir.” S.46

 

Rothschildların Korkunç Kudreti

“Amacımıza hizmet ettiği sürece yalan, ihânet ve rüşvete devam etmeliyiz. Siyasette bize güç kazandıracak şekilde başkalarının servetlerine el koymayı öğrenmeliyiz.” (Protokol 2’den alıntı)

Yahudiler ekonomik krizleri her zaman görürler çünkü bu krizleri kendileri yaratırlar. Bu insanlar ekonomik krizleri önlemedikleri gibi kriz öncesi hisse senetlerini yüksek fiyatlardan satıp borsalarının dibe vurması sonrası geri toplarlar. Böyle durumlarda hisseleri yok pahasına toplayan Yahudiler servetlerine servet katarlar. Defalardır yarattıkları bu panikler sayesinde Yahudiler çok kısa sürede dünya servetinin büyük kısmını ellerine geçirmişlerdir. Yahudiler borsadaki paniklerde kaybetmezler, çünkü onların önceden haberleri vardır. S.52

 

Cinayet Şebekesi

“Ölüm herkes için kaçınılmazdır. Ölümü amaçlarımıza karşı çıkanlar için hızlandırmak daha iyidir. Masonları öyle gizlilik içinde kullanmalıyız ki kardeşlerimiz dışındakiler yani kurbanlar amaçlarımızdan haberdar olmasınlar. Kurbanlar kendilerine verilen idâm cezalarını fark etmeyecekler ve doğal nedenlerle öldüklerini sanacaklardır... Bunu bildiğimiz takdirde kardeşlerimiz bile amaçlarımızın karşısına çıkmayacaklardır. Amaçlarımıza karşı gelmemeleri için Masonların kalplerine kadar girmiş durumdayız. Hıristiyanları liberalizme teşvik ederken kendi hâlkımızı amaçlarımıza uymaya teşvik etmeliyiz. ” (Protokol 15’ten alıntı)

“Yahudi etkisinin Amerika’da zayıf olduğu, Amerikan İç Savaşı yılları öncesi 90 sene boyunca hiçbir Amerikan başkanına suikast yapılmamıştır. Ancak İç Savaş’ı takip eden 75 senede 4 başkan öldürülmüştür. Başkan Lincoln; Yahudi Booth tarafından, Başkan Garfield; kökeni bilinmeyen Chas Jules Guitau tarafından, Başkan McKinney; Yahudi Leon Czolgosz tarafından öldürülmüşler ve son olarak Başkan Harding aniden şüpheli şekilde yaşamını yitirmiştir. İç savaş sonrasında Yahudiler Woodrow Wilson ve Franklın D. Roosevelt’in seçim kampanyalarını desteklemişlerdir. Bu başkanlar sonrası seçimlerde, Yahudiler seçim yarışına giren üç Demokrat başkan adayından ikisine büyük maddi destek yapmışlardır. Hoover ve Coolidge dışında Yahudilerin desteklediği Cumhuriyetçi başkan adayı bilinmemektedir. Bu dönemde seçilen diğer beş Cumhuriyetçi başkandan üçü suikasta kurban gitmişlerdir.

Belki tüm bu ölümler o korkunç gizli örgütün işi olmayıp tamamen tesadüfi gelişmiş olaylardır ancak; “Yahudilerin işlerini zorlaştırdığı” bilinen senatör Huey Long’un Louisiana Meclisi’nde vurularak öldürülmesinde Yahudi parmağı herkesçe kabul edilmektedir. Huey Long’un yakın arkadaşı Louisiana Valisi Ailen bu cinayeti soruşturmaya başlamış ancak aniden ‘doğal nedenlerle’ ölmüştür.” S.65

 

1. Dünya Savaşı

“Hıristiyanları gurur ve aptallıklarını kullanarak savaşa sürüklemeliyiz. Hıristiyanlar birbirlerini keserek bize yer açacaklardır.”

(Hahambaşı Reichhorn cenaze töreni söylevinden)

Kayser Wilhelm çok gösteriş düşkünü, hâlkla ilişkilere çok önem veren biriydi. Kayser kendini otokrat sansa da sadece İngiliz kralı VI. George gibi bir kuklaydı.

‘Almanya’da hazırlanan büyük devrim tamamen Yahudilerin imzasını taşımaktadır. Çünkü bu ülkede tüm üst düzey akademik görevler Yahudilerin ellerindedir.

Yalnız Yahudilerin geliştirdiği sadece devrim değil ayrıca dünya savaşıydı. Arşidük Ferdinand ve karısının uğradıkları suikast bir mazeret olsa da savaşın nedeni değildi. Zaten arşidük ve karısı da kısa sürede unutulup gittiler. Savaşın asıl nedeni Yahudilerin hırsı ve açgözlülükleriydi. Savaş uzun süredir planlanmaktaydı ancak Yahudiler aptal Hıristiyanların zayıf noktasını beklemişlerdi. Tüm insanlar yaptıklarından sorumlu tutulurlar. Bizim kültürümüzde neden sonuç ile değerlendirilir. Savaşın sonucu Milletler Cemiyeti’nin kuruluşu, dünyada “Altın Standardının” kabulü ve Yahudilere Filistin yolunun açılması olmuştu. Savaşı Almanya kazansa bile bu sonuç değişmeyecekti çünkü bu sefer barış anlaşmasını yazanlar Almanya’daki Yahudi bakanlar olacaktı. Bu üç kazanım 1. Dünya Savaşı’nın amaçlarıydı.

Tüm bunlar tesadüfen olmuş şeyler değildir ve hepsi uzun süre planlanmıştır. Yahudiler arasında yüzyıllar boyu süren üstün ırk hayalleri, baskı, tuzaklar ve nefret sonucu buraya getirmiştir. Savaş bezirgânları Avrupalı tüm ülkelerin 1. Dünya Savaşı tuzağına düşeceklerini tahmin etmekteydiler. Hatta Amerika’yı da savaşa sokacaklarını tahmin etmişlerdir.

Savaş bezirganları için savaşı kimin kazandığının önemi yoktur. Onlar sadece barış anlaşmalarını kendilerinin hazırlayıp savaş ganimetlerini iç edeceklerini bilirler.

Almanya Rusya’yı 1. Dünya Savaşı’nda Müttefiklerden uzaklaştırmayı planlamıştı ve Yahudiler sayesinde bunu başardı. Almanya’nın Yahudi yönetimi Lenin ve çetesine Moskova’ya kadar gideceği treni ve lojistiği sağladı. Yahudi bankacılar ise devrimi finanse etti. Devrimin finansörleri arasında Federal Reserve bankalarının başındaki Paul Warburg ve bir Rothschild firması olan Kuhn, Loeb&Co vardı.

Yirmi beş Rus devrimi lideri arasında Yahudi olmayan tek kişi Lenin’dir. Ancak onun da annesi ve karısı Yahudi’dir.” S.71

“Fransız Devrimi’nin Illuminati’nin kurucusu Adam Weishaupt’la da ilişkisi olduğu tahmin edilmektedir. The Rothschild Money Trust’ta (S.17) şöyle denir: “Illuminati’nin 1789’un kanlı günlerinde önemli rol oynadığı iddia edilir. Bu organizasyon Yahudiler tarafından kurulmuş, o günlerde zirveye çıkan büyük Rothschild serveti tarafından finanse edilmiştir. Deliller büyük Rothschild’lerce finanse edilen insanların Fransız Devrimi’ni yaptığını, yani devrimi yapanların Yahudi olduğunu göstermektedir. Bu hareketleri Yahudilerin Fransa’daki politik ve medeni kısıtlamalarından kurtulmalarını sağlamıştır.” (Dr. Jhon Coleman, Rothschild Hanedanlığı, S.47 İst. 2015 Ayrıca Rothschild’lerin Fransız Devrimi’ne etkileri için bakınız: S.43-55)

Alnı secde gören insanların yaklaşık üç asırdır, neredeyse hemen her cephede kaybettiği bir mücâdelenin tarihidir bizim tarihimiz. Mehmet Akif’i çile şâiri yapan, İslâm dünyasının içinde bulunduğu bu perişan hâldir. Anadolu’daki harekete destek veren, İstiklâl Marşı şâirinin Cumhuriyet’in ilânından hemen sonra bu toprakları terketmek zorunda kalmasının sebeplerini anlayabilmek için bizlere sunulan “Şanlı Tarih”ten fazlasına ihtiyacımız olduğu vicdan sahiplerinin mâlûmudur.

“Kırım Savaşı sırasında ekonomik açıdan ciddi darbe alan Osmanlı Devleti, dış borç aramak zorunda kalmıştır. Londra’da Ortaelçi olarak görev yapan Kostaki Musurus Paşa’ya 28 Ocak 1854 tarihinde yetki verilmiştir. Paşa, Londra Başşehbenderi Edward Zührab Efendi ile birlikte Banker Rothschild’den Osmanlı Devleti adına beş milyon frank borç bulmuştur. Daha sonra bu borçların ardı arkası kesilmeyecektir.” (Nalân Yıldız Özgül, Haşhaşilerden Jön Masonlara, İst. 2014, S.243)

Ayrıca Yeni Osmanlıların Avrupa’da oldukları dönemde Mustafa Fâzıl Paşa üzerinden Rothschild’ler tarafından finanse edildiği (Nalân Yıldız Özgül, A.g.e. S.296) ayrıntısını da hatırlatmakta fayda vardır. Daha sonra İttihat Terakki olarak karşımıza çıkacak olan bu hareketin sebep olduğu felaketler hepimizin mâlûmudur.

Dünyadaki bütün önemli gelişmeleri ‘Derin Güçler’in varlığı ile izâh etmeye kalkmak Müslüman kimliğimizle çelişeceği gibi, yeryüzünde fesadın yayılması için gayret sarfeden şeytani güçlerin olmadığı vehmine kapılmak da kimliğimizi inkâr anlamına gelecektir. Son üç asırda yeryüzünü adeta cehenneme çeviren şeytan ve dostlarını tanımadan kiminle ve nasıl mücâdele edeceğiz? Fakat muhasebesini yapmamız gereken asıl nokta, Allahû Teâla’nın yardımını hak edip etmediğimiz meselesidir.

 

Mehmed Zahid Aydar

Mîsak Dergisi
Sayı: 307 / Haziran 2016