Tarihe Yön Veren Simalar - Alparslan Aydar

Tarihe Yön Veren Simalar

Tarih ilminin konusu, zaman içerisinde meydana gelen hadiselerin sebeblerini, vesilelerini ve sonuçlarını tahlil etmekle sınırlıdır. Sünnetullahı dikkate alan ilim adamları; kendisine nimet verilen insanların (Peygamberlerin ve onların varisi olan kimselerin) siyasi ve sosyal hadiselerin seyrinde belirleyici unsur haline geldiklerini ifade etmişlerdir. Tarihe yön veren şahsiyetlerin iyi bilinmesi ve fesadın yayılmasına vesile olan müstekbirlerin mahkûm edilmesi, hayati öneme haizdir. Tanıtımını yaptığımız ‘Tarihe Yön Veren Simalar’ isimli eserin müellifi muhterem Ahmet Belada’dır. Tebeû’t Tâbiîn döneminin önde gelen âlimlerinden başlayan ve günümüzde yaşayan kimselere kadar, yetmiş üç şahsiyet tanıtan Ahmet Belada’nın bu eseri, önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Tarihe Yön Veren Simalar
Ahmet Belada
İlkadım Yayınları
Mîsak Dergisi
Sayı: 286 / Eylül 2014

Rahmetli Zeki Soyak Hocaefendi’nin 1992 yılında Nevşehir’de çıkartmaya başladığı ‘İlkadım Gazetesi’  1995 yılında aylık dergi olarak çıkmaya başlamıştır. Dergi ve gazetenin kurucu ve yazarlarından olan Ahmet Belada: önce ‘Dış Politika’ ağırlıklı köşe yazısıyla, bilahare ‘İslâmi Cemaatler ve Liderleri’ başlığında inceleme-araştırmalarıyla, daha sonra muhtelif kitapların tanıtımının yapıldığı, ‘Yayın Ekseni’ ve son olarak da ‘Tarihe Yön Verenler’ başlığıyla yayınlanan yazılarıyla dergiye katkıda bulunmuştur.

Yayın Kurulu’nun teklifi sonucu ilgili yazılar ‘Tarihe Yön Veren Simalar’ adıyla yayınlanmış olup, kitap üç bölümden oluşmaktadır: Mutasavvıflar/Cemaat liderleri, Mütefekkirler ve Siyasetçiler

Malûm olan ve sayfalar arasında kalan seçkin şahsiyetlerle, bunlardan habersiz olan insanlar arasında köprü olmak için bu çalışmayı yaptığını ifade eden Ahmet Belada bu noktada, şu tespitlere de yer verir.

“Yetişmekte olan nesiller için örnekler, vazgeçilmez eğitim araçlarıdır. Onlar düşünceleri, hareketleri, güzel ahlâkları ve etkileriyle kitleleri peşine takmışlardır. Gönüllere taht kurmuşlardır. Bazıları asıldığı, sürüldüğü, işkence ve hakaret gördüğü halde ve aradan yüzyıllar da geçmişken hala sevilen ve anılan örnek insanlardır. Onları tanımak, örnek almak, adam olma yolundaki çabamıza mutlak katkı yapacaktır.”

“Büyüklerin tarih-i hayatları okunurken, ulvi menkıbeler söylenip, aziz hatıraları anılırken, insan, başka bir âleme girdiğini hissediyor. Gönlünü, tertemiz sevgi hislerinin ulvi ateşi yakıyor ve ilahi feyiz sarıyor ...” (Ali Ulvi Kurucu)

 “Oğlum! İyi arkadaş, gül yağı satana benzer, ya satın alırsın, ya o sana biraz sürer veya hiç olmazsa yanında bulunduğun müddetçe güzel koku taşırsın. Kişi sevdikleri ile beraberdir. Dünyada kimi sever ve kim ile düşüp kalkarsan kıyamette onunla haşrolunursun. O halde ilmi ile amel eden alimlerin ve salihlerin sohbetine devam et!..” (İmam Gazali)

Kitapta birbirinden çok farklı özelliklere sahip yetmiş üç şahsiyet tanıtılmış.

Tebeu’t Tâbiîn’in büyüklerinden olan Abdullah bin Mübarek (736-797)

Nurettin Topçu’nun “O’nu tanımasaydım, Peygamberi anlamazdım” dediği Nakşibendî-Halidî halifelerinden Abdülaziz Bekkine (1895-1952)

Yetiştirdiği birbirinden özel talebelerini Anadolu’ya göndererek bölgenin İslâmlaşmasına vesile olan isimlerin en önemlilerinden Ahmet Yesevi (ö. 1167)

Yaşadığı olayların neticesinde yaptığı muhasebe neticesinde ‘Eski Said’ olarak adlandırdığı dönemi terk ederek, ‘Yeni Said’ adını verdiği ikinci dönemde talebe yetiştirmeye ağırlık veren, ömrü; mücadele, çile, sürgün ve hapishanelerde geçen Bediüzzaman Said Nursi (1878-1960)

Fransız işgali karşısında Cezayir’de ‘Cihad Emirliği’ makamına seçilen Emir Abdülkadir (1808-1883)

‘Menemen Olayı’ bahane edilerek idamla yargılanan, oğlu idam edilmesine rağmen yaşlılığı sebebiyle idam hükmü ömür boyu hapse çevrilen ve Menemen’deki askeri hastanede ‘üremi’den tedavi görürken 3 Mart 1931 gecesi vefat ettiği açıklanan fakat zehirlenerek şehid edildiğine inanılan Esat Erbilî (1847-1931)

Anadolu topraklarında üzerinde en çok konuşulan isimlerden Hacı Bektaş Velî (1209-1270)

19. ve 20. Yüzyılın önemli Ebru sanatkârları arasında adı geçen ve Özbekler Dergâhı Şeyhi olarak da bilinen Hazerfen Şeyh İbrahim Ethem Efendi (1829-1904)

Zahiri ilimle bâtıni ilmi mezceden, ilim adamlığı ile cihadı birleştiren istisna şahsiyetlerden olan İmam-ı Rabbani 1563-1625)

‘Menemen Olayı’ bahane edilerek idamla yargılanan ve zehirlenerek şehid edildiğine inanılan Esat Erbilî en meşhur talebesi olup, İstanbul Erenköy Zihnipaşa Camii’ndeki vaaz ve hususi sohbetleriyle tanınan Mahmut Sami Ramazanoğlu (1892-1984)

İngiliz Sömürgesi altında bulunan Hindistan(Lahor)’da 75 arkadaşı ile birlikte İslâmi Uyanışı başlatmak ve Müslümanları toparlamak amacıyla Cemaat-i İslâmi’yi kuran Ebu’l Ala El Mevdudi (1903-1979)

Anadolu’nun manevi mimarlarından, büyük mütefekkir, âlim, mevlevî yolunun öncüsü Mevlana Celalettin-i Rumi ( ö. 1273)

Beyazıt Camii yanındaki sahaflar çarşısındaki dükkânı sebebiyle ‘Sahaflar Şeyhi’ olarak anılan Cerrahi Şeyhi Muzaffer Ozak (1916-1985)

Cihadı ve tasavvufu birbirinin ayrılmaz parçası kabul eden ve başta Afrika olmak üzere kendisinden sonraki birçok hareketi etkileyen Muhammed es-Senusi (1787-1859)

Daha önce örtüsüz olarak evinden çıkan kadınları kınarken, 1957 de kadınların örtülü dolaşmasını yasaklayan Habib Burgiba’nın liderliğindeki Tunus’ta ömrü mücadele ile geçen Muhammet El-Gannûşi (1941-….)

Kur’an okumanın yasaklandığı, okuyanın dövüldüğü, hapsedildiği bir ortamda varını yoğunu ortaya koyarak Kur’an okutmaya devam eden Süleyman Hilmi Tunahan (1889-1959)

Ahmet Belada’nın hocam dediği örünü davasına adamış bir hareket insanı olan Zeki Soyak Hocaefendi (1938-2005 )

Ömrünü ilme adamış olmanın yanında Kur’an’ın mahlûk olup olmadığı tartışmaları sonrası ortaya çıkan Mihne olayında yapılan tüm baskı ve eziyetlere rağmen direnen Ahmed b. Hanbel (780-855)

Bulgaristan’da gördüğü baskı ve işkenceler neticesinde Türkiye’ye hicret etmek zorunda kalan, ‘dini nikâhın önemi’ üzerindeki ısrarı üzerine 1968’de bir yıl ağır hapis ve dört ay Kırşehir’de sürgün cezası alan Ahmet Davutoğlu. (1912-1983)

Osmanlının son döneminin en önemli simalarından, ‘Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye Cemiyeti’ reisi ve Tampınar’ın deyimi ile İbn-i Haldun’un son şakirdi Ahmet Cevdet Paşa (1823-1895)

Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad yazarlarından, İsmet İnönü döneminde ‘daha fazla fenalığı mani olmak için’ Diyanet Reisliği yapan Ahmet Hamdi Akseki (1887-1951)

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu başkanlarından Teorik Fizik Profesörü, ‘Üsküdar’da Bir Attar Dükkanı’ isimli eseriyle hatırat dalında Türkiye Yazarlar Birliği ödülü sahibi Ahmet Yüksel Özemre (1935-2008)

Çanakkale’de bize esir düşen ve gördükleri karşısında Türklere hayran kalan, ömrünün son demlerinde ABD’nde hastabakıcısı Ömer Musluoğlu vesilesiyle Müslüman olan Avusturalya’dan Anzaklı Ömer (ö. 1957)

Mustafa Sabri Efendi’nin ‘ahlâk ve karakter abidesi’ diye tanımladığı, Mehmet Akif Ersoy’un ölüm haberini ‘sanki cihan yıkılmış da ben altında kalmışım’ diye tanımladığı yakın dostu Babanzade Ahmet Naim (1872-1934)

Nükteli sohbetleriyle tanınan Cemal Öğüt (1887-1966)

Kanuni ve İkinci Selim dönemlerinde otuz yılı aşkın süreyle Osmanlı’da en uzun süre Şeyhülislamlık yapan Ebu’s-Suud Efendi (1490-1574)

Gördüğü rüyalar aynen çıkan ve hanımıyla birlikte hayatlarını bu rüyalar istikametinde planlayan Ethem Fevzi Bey (ö. 1954)

Türk Petrol Vakfı’nın sekiz sene genel sekreterliğini yapan, yetiştirdiği talebelerle adından söz ettiren bir neslin ağabeyi Fethi Gemuhluoğlu (1923-1997)

Ömrünü, Batı Medeniyetinin İslâm Medeniyetinin çocuğu olduğunu ispatlamaya vakfetmiş Prof. Dr. Fuat Sezgin(1924-….)

Zor zamanlarda yaşadığının idrakiyle ‘İslâm adına bir gencin yetişmesi için bin münafığın kahrını çekerim’ düsturuyla yaşayan, Konya’nın manevi mimarlarından Hacı Veyiszâde (1888-1960)

Kendisinden sonra yazılan hiçbir mealin O’nun yazdığı Kur’an-ı Hakîm ve Meal-i Kerim’in seviyesine çıkamadığı, bu gidişle de çıkamayacak olan Hasan Basri Çantay (1887-1964)

Tek parti döneminde Kastamonu’da yaşanan onca zulmün, kapatılan camilerin yakılan binlerce kitap ve nadide el yazmalarının şahidi Hasib Efendi

Yazarımızın çokça istifade ettiğini beyan ettiği, İlahiyat Fakültesinden hem kendi hem de bir neslin öncü ve hocası Hayrettin Karaman (1934-….)

İki bine yakın sûfinin biyografisini ihtiva eden, yazımı yirmi yıldan fazla sürüp 1925’te tamamlanan, 1990 yılında Prof. Dr. Esad Coşan tarafından tercüme edilen ‘Sefine-i Evliya-yı Ebrar Şerh-i Esmar-ı Esrar’ (Sefine-i Evliya) adlı eserin sahibi Hüseyin Vassaf (1872-1929)

Yazdığı Mukaddime isimli muhteşem eseriyle tüm dünyayı etkilemiş ve etkilemeye devem eden İbn-i Haldun (1332-1406)

Son devir Osmanlı sadrazamları, şairleri, musikişinasları ve hattatları üzerine biyografileri ve tarih bilgisiyle tanınmış İbnülemin Mahmut Kemal (1871-1957)

İslâm dünyasının zirve şahsiyetlerinden, İhya’u Ulumi’din isimli meşhur eserin sahibi İmam Gazali (1058-1111)

Beyazid Kütüphanesinde kır yılı aşkın hizmet veren, ayaklı kütüphane, fihrist-i ulûm, çağın Cahızı gibi sıfatlara layık görülen, olağan üstü hafızası ve meziyetleriyle tanınan, kedileri ile meşhur İsmail Saib Efendi (1873-1940)

Babanzâde Ahmed Naim’in üç cildini bitirmişken hakkın rahmetine kavuşması üzerine, ‘Sahih- Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih’ isimli eseri tamamlayan, Sahn-ı Seman müderrislerinden Kamil Miras (1874-1957)

Henüz lise talebesi iken ‘Köy Yolu Derneği’ sonrasında ‘Türk Gençlik Teşkilatı’, PAMER gibi teşkilatların kuruluşuna öncülük eden Isparta Senirkent’ten M. Kemal Cabioğlu (1925-.…)

İstiklâl Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy (1873-1936)

Birçok dergi ve gazeteye yazılarıyla destek veren, yine birçok vakıf ve cemiyetlerin kurucularından, cemiyet insanı Mahir İz (1895-1974)

İmam Hatip Okullarının açılışına dönemin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleriyi ikna eden, programını hazırlayan, ömrünü dindar bir nesil yetiştirmeye adayan Mahmut Celalettin Ökten (1882-1961)

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin tanıtılıp şöhret bulmasında ciddi katkıları olan Mazhar Osman (1884-1961)

Altmışlı yılların sonunda çıkarttığı ‘Bugün Gazetesi’ yüz bin tiraja ulaşan, Milli Gazete yazarı, Bedir Yayınevi kurucusu Mehmet Şevket Eygi (1933-….)

1915’te tamamladığı on beş ciltlik ‘Hulasatül Beyan Fi Tefsiril Kur’an’ isimli eseriyle tanınan Mehmet Vehbi Efendi (1861-1949)

Yazdığı meal-tefsir ile tanınan Muhammed Esed (1900-1992)

Hindistan doğumlu, Paris ve Türkiye’de üniversitelerde uzun yıllar hocalık yapan bir çok Avrupalının Müslüman olmasına vesile olan İslâm Tarihçisi Muhammed Hamidullah (1906-2002)

Hz. Ali’nin oğullarından Muhammed bin Hanefiyye (m. 637-700)

Hindistan Müslümanlarının bağımsızlık öncüsü, büyük mütefekkir, şair ve eylem insanı Muhammed İkbal (1877-1938)

Müsteşrik Caetani’nin siyerine yazdığı hacimli reddiye daha sonra İsâm Tarihi’ne dönüşmüş ve Pakistan Siyer Ödülü’nü almış olan Mustafa Asım Köksal (1913-1998)

Ürgüp doğumlu, İttihat Terakki Niğde mebusu, ‘Cihad-ı Ekber’ fetvası sahibi, eğitim müfredatı üzerine yaptığı yeniliklerle de tanınan Şeyhülislâm Mustafa Hayri Efendi (1867-1922)

Son devir Osmanlı şeyhülislâmlarından, Ankara hükümeti eliyle yüz ellilikler listesine alınıp vatandaşlıktan çıkarılan, Kahire’de sürgünde vefat eden İttihat Terakki çizgisinin yılmaz muhalifi Mustafa Sabri Efendi (1869-1954)

Garip, yalnız ve ilginç kişiliği ile yaşamını sürdürüp bu dünyadan göçen, cenaze merasimi hem Mevlevî hem de Bektaşî geleneğine göre düzenlenen Neyzen Tevfik (1879-1953)

Ünlü Fransız filozofu Maurice Blondel’den etkilenerek ‘Hareket Felsefesi’ni benimseyen ve hareket dergisini çıkaran, önemli birçok düşünürün hocası ve huzuru Nakşibendî-Halidî halifelerinden Abdülaziz Bekkine’de bulan Nuretin Topçu (1909-1974)

‘Sedengeçti Mecmuası’ sahibi, aksiyon insanı, hapishane müdavimi, Osman Yüksel Serdengeçti (1917-1983)

Ömrünü insan yetiştirmeye adayan, hocaların hocası iktisadın duayeni Sabahattin Zaim (1926-2007)

İşgal edilen Maraş’ta Maraşlı kadınların peçelerini çıkartmak isteyen Fransız askerini öldürerek Maraş’ta direnişin fitilini ateşleyen Sütçü İmam (1878-1992)

Hindistan’ın Gazali’si diye anılan, büyük bir ıslah ve tecdit hareketini yürütmeye muvaffak olan, İslâmî ilimlerin yayılmasına ve İslâm düşüncesinin canlanmasına vesile olan Şah Veliyyullah Dehlevi (1702-1767)

İskilipli Atıf Efendi ile birlikte İstiklâl Mahkemeleri’nde yargılanan, şair yazar, Mevlevi dedesi, gazeteci müderris Tahir’ül Mevlevî (1877-1951)

‘Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü üç kez alan tek mimar olup, şehir planlamacısı, yazar ve düşünür Turgut Cansever (1921-2009)

Yakın tarihin üzerinde en çok konuşulan isimlerinden II. Abdülhamid (1842-1918)

Cumhurbaşkanlığı adaylığı silah zoru ile engellenen Ali Fuat Başgil (1893-1967)

Topal Osman tarafından şehid edilen, Birinci Meclisin Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey (1884-1923)

1970’de ‘İslâm Bildirisi’, 1980’de ‘Doğu ile Batı Arasında İslâm’ı yazan Bosna’nın mimarı Aliya İzzetbegoviç (1925-2003)

Lale Devri’nin haşmetli sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa (1660-1730)

Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasında aktif rol alan Karacehennem İbrahim Ağa

Siyaset camiasının renkli simalarından Nevzat Yalçıntaş (1933-….)

Gördüğü rüya ile Efendimiz(sav)’in kabrine suikast girişimini engelleyen büyük komutan Nureddin Zengi (1118-1174)

Hz Ömer’in üçüncü kuşaktan torunu, raşid halifelerden, Ömer b. Abdülaziz (H. 63-101)

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurucularından Rauf Orbay (1881-1964)

Kudüs’ü Haçlı kuvvetlerinden alarak kentte 88 yıl süren Hıristiyan egemenliğine son vermiş, akabinde Hıristiyanların düzenledikleri III. Haçlı Seferi’ni etkisiz hale getirmiş Selahaddin Eyyubi (1138-1193)

Talebeliğinden itibaren hareketli bir hayat yaşayan, Milli Eğitim Bakanlığı döneminde İmam Hatip Okullarını açan Tevfik İleri (1911-1962)

Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği taklit ve sonrasında gerçekleştirdiğimiz özdeşleşme hâli, özellikle de çocukluk ve gençlik çağlarında aklın ve muhakemenin önüne geçebilmektedir. Televizyon ve sosyal medyanın bizleri ve özellikle de gençlerimizi esir aldığı bu günlerde sanal kahramanların, özellikle de gençliğimiz için rol model haline geldiğine üzülerek tanık olmaktayız. Böyle bir atmosferde ortaya konan bu tip çalışmaların özellikle de gençlerimize ulaştırılabilmesi adına üzerimize düşen sorumluluğu geç kalmadan yerine getirmeliyiz.

Mehmed Zahid Aydar
Mîsak Dergisi
Sayı: 286 / Eylül 2014